Uluslararası Suistimal İnceleme Uzmanları Birliği (ACFE) 2024 Profesyonel Mali Dolandırıcılık Raporu yayımlandı. ACFE'nin sertifikalı dolandırıcılık müfettişleri, 138 ülke ve bölgeden 1.921 gerçek finansal dolandırıcılık vakasını analiz etti. Bunun sonucunda dünya genelinde şirketlerin zararı 3,1 milyar doları aştı.
Uluslararası Sahtekarlık İnceleme Uzmanları Birliği'nin (ACFE) mali dolandırıcılığın maliyet ve etkilerine ilişkin 1996 yılından bu yana yayınladığı araştırmanın sonuçları açıklandı. 138 ülke ve bölgede tespit edilen etik dışı davranışlar 2016'dan bu yana önemli ölçüde arttı.
Araştırma ayrıca kuruluşların her yıl gelirlerinin %5'ini mali suistimal nedeniyle kaybettiğini ortaya çıkardı. Dünya genelinde kamu kurumlarında mali dolandırıcılık vakası başına ortalama kayıp 150.000 dolara ulaşıyor. Çalışma, vakaların yüzde 47'sinin çalıntı malların kripto para birimine dönüştürülmesiyle ilgili olduğunu, yüzde 33'ünün ise rüşvet veya rüşvetlerin kripto para birimine dönüştürülmesiyle ilgili olduğunu söyledi.
Raporun bölgesel analizine bakıldığında ortalama en yüksek kaybın yaşandığı vaka 250 bin dolarla Latin Amerika ve Karayipler bölgesinden geldi. Asya-Pasifik bölgesi ile Doğu Avrupa ve Orta/Batı Asya, vaka başına ortalama 200.000 ABD Doları zararla ikinci sırada yer aldı. Yolsuzlukla ilgili vakaların en yüksek yüzdeye sahip olduğu bölgeler Güney Asya (%74), Doğu Avrupa ve Orta/Batı Asya (%71) oldu.
Ülke bazında en fazla mali istismar vakasına baktığımızda ise ortalama 101 vakayla Hindistan başı çekiyor. Hindistan'ı 88 vakayla Güney Afrika takip ederken, finansal istismarda 62 vakayla Nijerya, 46 vakayla Birleşik Arap Emirlikleri ve 33 vakayla Çin ilk sıralarda yer alıyor. Avrupa'da Almanya ortalama 29 vakayla ilk sırada yer alıyor.
MALİ İSTİSMARIN %43'ÜNDEN FAZLASI ÇALIŞAN İLİŞKİLERİNDEN KAYNAKLANIR
Araştırma bulgularına göre tipik bir mali dolandırıcılık vakasının ortaya çıkması yaklaşık 12 ay sürüyor. Mali istismar faillerinin cinsiyet dağılımına bakıldığında vakaların yüzde 74'ünün erkekler, yüzde 25'inin ise kadınlar tarafından işlendiği görülüyor. Suçluların yaşları dikkate alındığında yüzde 69'unun 31 ila 50 yaşları arasında olduğu görüldü. Raporda yer alan bir diğer şaşırtıcı nokta ise suçluların yüzde 87'sinin geçmişte mali suiistimalle ilgili suçlardan dolayı hiçbir şekilde suçlanmamış ya da mahkum edilmemiş olmasıdır.
Mesleki mali istismara uğrayanların üçte ikisinin üniversite veya üzeri eğitime sahip olduğu ve şirketlerine en fazla zarar verenlerin ise şirket sahipleri ve yönetici ortakları olduğu görüldü. Onaylanan mali suiistimallerin %43'ten fazlasının çalışanların raporlarından kaynaklandığı gerçeği, şirket içi şeffaflığın önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Araştırma raporunun bulgularını değerlendiren Remed Etikhat Satış ve Satış Sonrası Hizmetler Başkanı Begüm Akçal, şunları söyledi:
“Bir şirketin değerlerini, kültürünü ve itibarını korumanın ve paydaş katılımını artırmanın en önemli adımı şirket içi şeffaflığın sağlanmasıdır. Bu nedenle çalışanların ve diğer paydaşların görüş, öneri ve Etik İhlallerini kolaylıkla paylaşabilecekleri bir ortam yaratılmalıdır. ACFE raporunda belirtildiği üzere, etik olmayan davranışlardaki artış, kurum içinde dürüstlük ve sorumluluktan oluşan etik bir kurum kültürünün önemini vurguluyor; şirketlerin etik bir kültür oluşturmadıklarında karşılaşabilecekleri zararları önlemelerine yardımcı oluyoruz. Şirket içinde ayakta kalabilmek ve sürdürülebilir olabilmek için politika ve prosedürlerin titizlikle uygulanması gerekmektedir. Politika ve prosedürleri aynı hassasiyetle uygulayın. Bildirilen her olay ve her paydaş, sağlıklı bir etik kültürünün gelişmesine katkıda bulunacaktır.”